CİNQUE TERRE

Cinque Terre, İtalya'nın kuzeybatı sahilinde yer alan, peş peşe koylara,  sanki sırtlarını dayadıkları dağlarla  bütünleşircesine  yerleşmiş 5 küçük balıkçı kasabasından oluşan bölgenin adıdır. 

Bu birbirinden güzel ve bayılacağınız panaromik deniz manzaralarını sunan küçük kasabaları kuzeyden  güneye doğru sıralayacak olursak; 
Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola, Riomaggiore diye sıralanırlar.

Monterosso:

Bizim seyahat planımızda Milano da olduğu için, öncelikle uçuşumuzu Milano'ya yapıp oradan 3 saatlik bir tren yolculuğu ile ilk kasaba olan Monterosso'ya geldik. 
Tren biletlerimizi gelmeden önce internet üzerinden indirimli olarak aldığımız için, gidiş-geliş tek kişi 28 Euro ödemiş olduk.

Monterosso, en geniş sahili olan ve diğerlerine  göre nispeten daha geniş ve düzlük alanda yerleşmiş bir kasaba. Bu bölge için ayırmış olduğumuz 3 günlük gezimizde bu kasabada konaklamayı tercih ettik.
Yine Italya'ya gelmeden önce booking.com'dan yapmış olduğumuz otel rezarvasyonumuz için tercihimiz ; Affittacamere Al Frantoio Monterosso, 3 odası olan ortak mutfak ve balkonu bulunan minik bir otel oldu.
Ortak mutfak olması, sabah kahvaltısını alıştığımız şekliyle yani,  peynir, domates, zeytin ve çay şeklinde yapma lüksüne sahip olmamızı sağladı.

Geldiğimiz ilk gün, otele yerleşip, bu kasabayı gezdikten sonra sahilde denizin ve güneşin keyfini çıkardık. Evet itiraf ediyorum, hava sıcak bile olsa, epey bir kuzeyde kaldığı için bu bölgede, Mayıs ayında henüz daha deniz suyu ısınmamıştı. Ama ne gam; benim gibi deniz aşığı ve soğuk denizleri seven birisi için yüzmeye engel teşkil etmedi tabiki.

Her zaman hem trustik geziyi hem de deniz keyfini birlikte yapmayı istemişimdir. Bu gezi bu amaca da hizmet ettiği  için çok mutlu oldum.








Sahilde bulunan pizzacılarda veya foccacia satan (pide benzeri kalin büyük dilim pizzalar) kafelerde oturup hem karnınızı doyurabilirsiniz hem de manzaranı keyfini çıkarabilirsiniz.

Tüm İtalya'da olduğu gibi burada da oturmadan önce fiyat kontrolü yaparken, oturma parasını kontrol etmenizde fayda var, çünkü bazı restoranlarda oturma bedeli, ne satın aldığından bağımsız kişi başı 2,5 euro olabiliyor. Eğer 10 euro cıvarı bir pizza siparış etmişseniz, iki kişi 5 euro da oturma bedeli ödemek zorunda kalabilirsiniz. Genellikler restoran menülerinde bu bedelin ne kadar olduğu yazıyor. Bu da size bir ip ucu olsun. En sonunda hesap öderken bir süprizle karşılaşmayın derim.

Sahilde olduğumuz gün, pizzayı paket alıp sahilde otururken yemeyi tercih ettik. Bunun için de küçük bir uyarı yapayım burdan, bu ülkede restoranların siesta uygulması olduğunu lütfen unutmayın. Yani öğle yemeği için eğer pizza yemeyi düşünüyorsanız siesta saatinden önce yani saat 14:00  öncesi almanız gerekir aksi halde saat 18:00 e kadar tekrar pizza siparişi veremiyorsunuz.
Bazı restoranlar akşam için kapılarını saat 19:00 da açıyorlar.




Bir de sahil kasabası olmasının getirdiği başka bir güzellik var ki, bizim gibi deniz mahsüllerini çok sevenlerin uzun kuyrukları bile göze alıp ulaşmadan edemediği, karışık deniz ürünleri kızartmalarının satıldığı büfeler. Bunların önündeki kuyruklarda herkesin arzusuna göre pişirilip servis edilen deniz ürünlerinin tadına bakmadan duramadık.

Vernazza:

İkinci gün, diğer kasabaları gezmek için aldığımız günübirlik tren biletleri ile, 24 saat içerisinde sınırsız binme hakkımızı kullanarak tüm köyleri gezdik. Günübirlik almış olduğumuz bu tren biletleri için de kişi başı 16 euro ödedik. Biletlerde yazan internet şifreleri ile de 24 saat tren istasyonlarındaki wifi ağlarına bağlantı sağlayabiliyorsunuz.

Bu küçük balıkçı kasabalarına, dağların içnden geçen tünellerle çok kısa sürede tren ile ulaşım sağlanabilirken - peşpeşe iki kasaba arasını ortalama 5 dk lik bir tren yolculuğu ile katedebiliyorsunuz - araçla gezmek istediğinizde sanırım dağların ardından geçen ve daha uzun yol almanızı sağlayan bir kara yolunu kullanmanız gerekiyor. O nedenle tüm ulaşım neredeyse trenle sağlanıyor diyebiliriz.
Trenlerden bahsederken, öğlen saatlerinde bu trenlerin epey kalabalık olduğunu da unutmamak gerekiyor ama seferlerin çok sık aralıklarla yapılıyor olması nedeniyle bu kalabalık bir sorun teşkil etmiyor.

Ayrıca trekingçiler için de bu kasabalar arasında veya kasabaların daha yukarılarına doğru uzanan treking yolları var. Özellikle Vernazza ve Monterossa arasında güzel deniz manzarası olan ve dağların yamaçlarından dolanan bir yürüme yolu mevcut fakat bu yürüme yolu için de bilet almanız gerekiyor ve yaklaşık günlük tren biletinin yarısı kadar fiyatı var. İlk iki kasaba dışında diğer kasabalar için bu yürüme yolunun zaten kapalı ve bozuk olduğu bilgisini alınca kasabalar arası yürüme sevdasından yazgeçip, sadece trenle ulaşımı sağlayıp,  kasabaların içinde inişli çıkışlı tüm yolları yürümekle yetindik. Tüm kasabaları aynı şekilde görmek için katettiğimiz yol, günlerce step yapmış sporcular gibi bacaklarımızda yorgunluklara sebep olsa da çok keyifli yerler görmek bu yorgunluklara fazlasıyla değdi.






Corniglia:

Sıralamada 3. kasaba, içlerinde en yüksek tepeye kurulmuş olanı. Tren istasyonunda indikten sonra merkeze ulaşmak için dolmuşları tercih edebilirsiniz veya yok ben bacaklarıma ve ciğerlerime güveniyorum manzaranın keyfini çıkara çıkara merdivenleri yürürüm diyebilirsiniz. Biz ne yaptık derseniz, tabiki de en zorunu ama en keyifli olanını yani merdivenleri tercih ettik.





Bu kasabada en dikkat çekici olanı bence, en yüksek irtifada ve dağlık alanda yer almasına rağmen taraça taraça düzenlenmiş tarım alanlarında çalışan insanlar oldu. Ve kasabanın içinde de bağ bahçe işinde çalışan insan görüntülerine rastlamak çok mümkündü. Limonları ile ünlü bu kasabalar için insanlarının gerçekten çok çalışkan olduğunu söylemeye gerek yok sanırım, çünkü hem bu kadar turistik bir bölgede hem de tarım için alanın dağlık olmasına rağmen tarımdan vazgeçmemiş olmaları yeterli kanıttır diye düşünüyorum.



Manarola:

4. sıradaki kasabamızın tren istasyonunu nerdeyse kasabanın merkezinde. Trenden iner inmez ana yoldan kısa bir mesafe ile sahile balıkçı teknelerinin arasından ulaşabiliyorsunuz. Sağlı sollu turistik eşya satan dükkanların yanı sıra küçük ama zevkle döşenmiş restoranları da bu yol boyunca görebilirsiniz. Bana göre en romantik kasaba sanırım Manarola oldu.



RioMaggiore

En güney uçta yer alan 5. kasaba ise, gün batımını en güzel şekilde izleyip fotoğraflayabileceğiniz bir coğrafyaya sahip olan RioMaggiore.  Bu kasabanın kayalıklarının deniz ve rüzgarla almış olduğu inanılmaz şekiller, diğer kasabalarda göremediğiniz bir görüntü sunuyor gelen misafirlere.

Ayrıca yine kasabayı dolaşmak istediğnizde, dik yokuşlu kasaba sokaklarını arşınlamanız size güzel manzaralar sunmaya devam ederken, yine en çok trekingçilerle karşılaşıyorsunuz bu yollarda.











Tren biletlerimizi aldığımız info'daki satıcının önerisi ile en güzel gün batımı fotoğrafları için, tüm gün kasabaları gezdikten sonra akşam gün batımına doğru tekrar RioMaggiore'ye döndük.
Bizim gibi hem fotoğraf meraklıları hem de bu gün batımı manzarasında sevgilisi ile kadeh kaldırıp paket aldığı pizzasını yemek isteyen bütün turistler bu manzaranın karşısında yerlerini almıştı.

Harika manzara ve arka fonda çalan Portofino müziği ile doğanın bize sunmuş olduğu bu güzellikleri seyrederken, yaşanılan tüm bu güzellikler için şükran duyguları ile dolu olduğumu söylemeden geçemeyeceğim.



Biz çok keyif aldık gezimizin bu bölümünden, umarım anlatımlar, görseller ve videolarla bir nebze de olsa sizlere de bu keyfi geçirebilmişimdir.

Yeni gezilerde görüşmek üzere...








Comments

Popular posts from this blog

Schaffhaosen & Rheinfall Gezisi

Bern Gezi Notları

Lozan & Montrö Gezisi